AHMET RIFAT

AHMET RIFAT


Ala ve Yeni Türkiye’yi anlamak…

02 Haziran 2015 - 00:45

 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde gelişen, Türkiye sevdasının bütün risklerini göze alarak önde duran, Ak Partiyi bir sadece bir siyasi hareket değil; bir davanın neşvü neva bulduğu, somutlaştığı kale olarak bildiği için siyasetle yoluna devam edecek olan Ala’da mümeyyiz duruşun arkasında irfanı görmek, bunu meydanlarda seslendirmesini dinlemek bir Erzurumlu olarak, otuz yılını okumaya yazmaya vermiş biri olarak beni mutlu ediyor.

Bütün varlığını ortaya koymuş; tek derdi var gördüğüm kadarıyla; Türkiye darbecilere, paralelcilere teslim olmasın. Gelecek nesiller daha müreffeh, daha nezih yarınlara uyansın.

Anadolu insanını, emeğini, ekmeğini hoyratça kullanıp; onların omuzlarında yükselen ama bir daha dönüp yüzlerine bakmayan müstekbir duruşun karşısında bütün kırılmaları bertaraf ederken kendi tarafını hiç bozmayan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yeni Türkiye” modeline kazandırdığı isimdir Efkan Ala.

Ala’nın geçmişinde herhangi bir siyasi temsilin izleri yok. Ak Parti’nin kurucu ilkelerinden olan “Milli Görüş”te yok; ülkücü harekette yok. İyi bir devlet adamlığı ve kendini Türkiye sevdası ile yetiştirmiş belki de “Yeni Türkiye”nin prototipi olacak bir isim var karşımızda.

Özellikle, karşısında entelektüel bir topluluk bulduğundaki konuşmalarında; Cemil Meriç’ten, Muhammed İkbal’a;Sezai Karakoç, İsmet Özel, Nabi Avcı’ya; Akif’e, Şeriati’ye kadar doğudan, batıdan ve bizden bir çok ismi bazen anarak, bazen gönderme yaparak geniş bir yelpaze içerisinde fikirlerini anlatıyor Ala.

Ala, sadece Erzurum için değil Türkiye için büyük bir şans. Devleti temsil eden Erzurumlu vakar duruşun yanına yerleştirdiği irfan ve erdemli hususiyet ile Türkiye’ye Erzurum’dan ses veren bir isim olan Ala’nın bu yeni dönemde bambaşka bir tablo çizeceğinden eminim.

Anlam ulamlarının siyasi arenada iyice eksen kaymasına uğradığı bu ortamda, kendi diyalektini seslendiren bir birkaç isim var mevcut durumda. Sözü eğmeden, kendi bağlamından koparmadan. Eski paradigmanın son nefeslerini aldığını gören birinin bunu yapması gerekiyor zaten. Sayın Ala’da bunu yapıyor belli ki.

Valilik, müsteşarlık dönemlerindeki kazanımlarını, bireysel donanımları ile bütünleştirerek halka hizmet için siyasi arenaya taşınıyor.

Erzurum’u, Erzurum için yapılması gerekenleri anlatırken öyle iktidar şımarıklığı ile değil, mutedil ve ayakları yere basan bir üslupla anlatıyor. “Erzurum, istediğimiz yerde değil..” diyor mesela. “Her alanda bir şeyler yapmaya çalışmak yerine, üç dört başlık altında kalkınmanın yollarını arayacağız” diyor.

Erzurum siyasi tarihinin ismi ile müsemma birkaç aktörünü saymak isteseniz; hemen aklınıza gelecek isimler vardır: Hüseyin Avni Ulaş, Rıfkı Salim Burçak, Recep Akdağ ve şimdi de Efkan Ala.

Şehirleri anlamlı kılan, ayakta tutan, var oluşun müstemleke güçlere karşı dik duruşunu bayındır kılan şehrin coğrafyası ya da iklimi değildir. Yetiştirdikleri değerlerdir. Sanatta, edebiyatta, ekonomide, ilim, irfan vadisinde ve elbette ki siyasi arenada ki isimlerdir.

Yerel duruşun, genel paradigmaya yansımasının oranı ne kadar fazla olursa o şehirler o derece isimlerinden söz ettirir. Yüreklerde karşılığını bulamayan despot ve halktan kopuk isimler, zaman zaman önderlik etse de bir zaman sonra kimsenin hatırlamadığı hafıza çöplüklerine gömülürler. Erzurum’da sayıları az da olsa böyle isimler var.

Bunların karşısında Ala’nın Âlâ duruşu Erzurum için bir şanstır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum