Yrd. Doç. Dr. Gürsoy Solmaz

Yrd. Doç. Dr. Gürsoy Solmaz

[email protected]

ÇANAKKALE SAVAŞINDAN BİR OLAY

24 Ağustos 2013 - 17:22

 

Cemal Öğüt’ün bizlere naklettiği bir hadisede 1928 yılında geçiyor. Oda her insan gibi Mekke’ye gitmek, mübarek topraklara yüzünü gözünü sürmek, oradan Medine’ye giderek Hz. Peygamberin huzurunda iki büklüm olmak ve ona ümmetliğini sunmak istiyor yana yakıla. Aklı oralarda kulağı oradan gelecek çağrıda. Çünkü bu büyük ızdırap insanı ziyareti için birde manevi çağrı beklemektedir.”Sabreden derviş muradına ermiş” misali o da eriyor muradına. Bir gün beklenen çağrıyı alıyor manevi âlemlerden. Hazırlıklarını yapıyor ve yola revan oluyor. O yıllarda Hicaz topraklarına gitmek şimdiki gibi kolay değil. Medine’de bol bol ibadet eder. En çok dikkatini çeken şey ise Peygamber efendimizin türbedarı olan piri fani bir zat. Bu adam tam bir Osmanlı hayranıdır. Bu Osmanlıya muhabbet Cemal Ögüt’ü çok şaşırtır ve adama sorar.
“Niçin bu derece Osmanlı muhabbeti? Neden Allah ve Resulünün muhabbeti Osmanlıyı sevmeyi gerektirir?”
Adam hiç duraksamadan cevap verir:
“Osmanlıyı İslam namına sevmek için bir hatıram bile için bir hatıram yeter de artar!”
Cemal Ögüt’ün ısrarı üzerine anlatmaya başlar.
“1915 yılı haccına Hindistan ulemasından bir zat da gelmişti. Bu zat hem âlim, Hem de Allah dostu idi. Hacdan evvel, Resulullah’ı ziyaret için, Medine’yi Münevvere’ye gelmişti.Ama bir türlü gönlünün yaşı dinmiyordu.Bunu görünce sebebini sordum.
-Burası cennet bahçesi Resulullah’ın mescidi, makamı… Neden bu ziyaret sizi sevindirmiyor? Yoksa gözünüzden akan sevinç gözyaşları mı?
Adam cevap verir.
“Keşke gözyaşlarım gönlümün sevinçlerini yansıtmış olsaydı…!Maalesef öyle değil… Bana nasip oldu. Güzeller güzellini ziyaretine geldim. Fakat müşahede ettim ki Resulullah yerinde değil. Yoksa benim kalp gözüm körelmişte ondan mı göremiyorum. Hangi hatam, hangi günahım onunla olmaya, onunla dolmaya engeldir. İşte Medine’yi Münevvere’ye geldim geleli bu düşüncelerle perişanım.”
Türbedar hayretler içerisinde kalmıştır. Bir şey diyemez ne diyeceğini bilemez. Bu işin içinde bir iş vardır ama nedir der. Hintli âlime bir şey söyleyemeden yanından ayrılır türbedar. Yine bu düşüncelerle akşam geç vakit yatağına uzanır. Rüyasında Resulullahı rüyasında görür ve türbedara şunları söyler:                                                                                                                                                            
-Evet, hissedilen doğrudur. Ben şimdi Medine’mde değilim, Çanakkale’deyim… Çok zor durumda olan asker evlatlarımı yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Şimdi onlara yardım ediyorum
Türbedar kafasındaki soruların cevabını almıştır. Hem de türbenin gerçek sahibinden. O yüce Peygamber Mehmetçiği yalnız bırakmamıştır 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum