Kadir Sabuncuoğlu

Kadir Sabuncuoğlu


 Güllülü’ye ‘Sosyolojik Kafa’ ile teşekkür

08 Kasım 2017 - 17:53

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mevlüt
Özben, akademik kariyerinde önemli bir yere sahip olan Prof. Dr. Sebahattin Güllülü’ye
‘Sosyolojik kafa’ kitabı ile teşekkür etti.
                Türkiye genelinde çok ilgi gören ve ilk baskısı beş günde tükenen kitabın
Yazarı Doç. Dr. Mevlüt Özben, Atatürk Üniversitesinde bir ilki gerçekleştirdi. Türkiye’de
ilk sosyal bilim romanını yazan Doç. Dr. Özben, ‘Sosyolojik Kafa’ ile ilgili olarak şu
değerlendirmeyi yaptı:


                “Sosyolojik Kafa, için bir sosyal bilim romanı denilebilir pekala. Bu yeni bir şey!
Nilüfer isimli sosyoloji öğrencisinin üniversitedeki ilk yılı ve sosyoloji öğreniminin
yaşamına kattıklarına odaklanan kitap, her kesimden okuyucuya sosyolojik düşünmenin
nasıl bir şey olduğunu sezdirme iddiasında aslında.Nilüfer ile birlikte Sosyolojiye Giriş
derslerine konuk olan okuyucuya son yılların popüler bilimi sosyolojiden haberli olmak
gibi bir vaadi var kitabın. Tam da bu yüzden, kitaba Sosyolojik Kafa adını uygun gördük.
Bizim bilebildiğimiz kadarıyla, Sosyolojik Kafa bir edebi metin içinde sosyoloji biliminin
temel konu ve kavramlarını anlatmayı deneyen ilk kitap. Bu yönüyle Türkiye’de bir ilke
imza attık, dersek abartmış olmayız. Sosyolojik Kafa Türkiye’nin ilk sosyal bilim romanı.”
KİMLER OKUMALI?
                Kitabın hedef kitlesinin başta sosyologlar ve sosyoloji öğrencileri olduğuna
işaret eden Doç. Dr. Mevlüt Özben, ayrıca sosyolojiden haberli olmak isteyen herkesin
ilgisini çekeceğini bildirdi. Herkese sosyoloji öğretmek gibi niyeti ve vaadi olmadığını
vurgulayan Doç. Dr. Özben, kitabı okuyanların sosyoloji biliminden haberli olacağını
ileri sürdü. Kitabın okuyucu için vaat ettiği şeyi bir sosyoloji öğrencisi olarak romanın
kahramanlarından Nilüfer’in son bölümde açıkça söylediğini ifade den Doç. Dr.
Özben şöyle devam etti:
SOSYOLOJİK BAKIŞI ANLATTI
                “Sosyolojinin, yaşamdan dram üretme sanatında ustalaşmış yetişkinler
dünyasına ve topluma daha bir kuşkuyla, yani bildik olanı bilme dikleştirerek bakmamı
sağladığını söyleyebilirim öncelikle. Bu bilim insan ve toplum yaşamına sadece gözlerimle
değil, yüreğimle de bakmam gerektiğini sezdirdi. Hemen hemen her şeyi daha bir farklı
görmeye başladım. Çocuklar kıyıya vururken de, kadın oldukları için insanlar şiddet
gördüğünde ya da öldürüldüğünde de, pek çok insan diyetisyenlerin kapısında
kuyruk olmuşken açlıktan çocuklar öldüğünde de ben hep tetikte oldum. Fark ettim ki,
sorun büyürken unuttuklarımızda! Sosyolojik bakışın özünü çocukluğumuzun hazineleri
ile harmanladım çoğu zaman. Yetişkinler dünyasının yarattığı dramların yıldızları
söndürdüğünü gördükçe sosyologların ‘küçük prens’ olması gerektiği düşündüm.
Sosyoloji ve sosyologlar yıldızların tekrar parlaması için bir şeyler yapabilirler umudu
beni daha çok bağladı bu bilime. Bizi evcilleştiren eğitim sisteminin, kültürün, dinlerin,
geleneklerin, kısacası düzenlerin bulanıklaştırdığı ‘körlüğü’ yenmek için çocukluğumuzun
eşsiz hazinelerini tekrar hatırlayabilme olasılığını canlı tutmayı öğretti sosyoloji bana.”
İSTANBUL’U ANLATIYOR
                Kitapta Galata’dan Kız Kulesine, Eyüp iskelesinden Pier Loti’ye, Sahaflardan
İstiklal Caddesine, hatta Adalara  ve İstanbul’a geniş yer verdiğini hatırlatan Doç. Dr.
Özben, şöyle konuştu:
                “İstanbul’un İstanbul olalı görmediği kederleri dağıttığına ve zuladaki birkaç
şişe yakutla yerin göğün kırmızı olduğuna şahit oluyorsunuz. Sonra fark ediyorsunuz ki,
sadece aşkların değil, kavgaların şehri olduğunda da güzelmiş bu şehir. Hani derler ya,
bir şeyin içinde her şey vardır. Kitabın sayfalarını geride bıraktıkça kendi kendinize şöyle
fısıldıyorsunuz; ‘o şey’ İstanbul’muş.”


ROMANIN KAHRAMANLARI KİM?
                Kitapla ilgili olarak en çok merak edilen ise kapaktaki resmim Prof. Dr.
Sebahattin Güllülü’ye benzemesi. Romanın kahramanları ile ilgi
olarak Doç. Dr. Mevlüt Özben, şunları söyledi:
                “Baştan belirtmek isterim ki, kitapta yer bulan kahramanlar tamamen metnin
kurgusunun bir parçası ve gerçek yaşamdaki kişilerle bir ilgisi yok aslında. Ancak
Sabahattin hoca başta olmak üzere Nilüfer, Sait, Metin Hoca isimlerinin tercih edilmesi
tesadüf değil. Anlatıcı olarak yaşamımda yolumun kesiştiği kimi isimlere teşekkür
etmenin bir yolu olarak kahramanlarımıza bu isimleri verdim. Kitapta sosyoloji hocasına,
akademik kariyerimde önemli bir yere sahip olan hocam Prof. Dr. Sabahattin Güllülü’nün
ismini vermem ve kapak fotoğrafında da onun illüstrasyonunu kullanmaktaki amacım
hocama özel bir teşekkür etme isteğidir. Çok öğrencisi oldu Sabahattin Güllülü’nün,
pek çoğunun hayatına olumlu dokunuşlar yaptı hoca. Bu öğrencilerden biri de benim.
Bu yüzden istedim ki, hocama kendimce, sosyolojik kafayla teşekkür edeyim.”
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum