Vedat Refayeli

Vedat Refayeli


Fısalan Topun Hikayesi!

21 Nisan 2013 - 14:41

fıs-a
Başını batırsalar da, adını birileri ısrarlı bir şekilde lanetle ansa, ‘tu kaka’ dese de, eskisini diri diri toprağa gömüp çakmasını dayatsalar da, ben yine Erzurumspor der başka bir şey demem, diyenlerden de değilim arkadaş! Bugün fiilen kapanmasının üzerinden yıllar geçmiş olsa bile.. Hiç bilmezler ki Erzurumspor’da vurulan kilit bugüne ve yarınaydı! Dünü halen daha açık ve anlaşılan o ki ilelebet de  hep açık kalacak!
 
 
 
***
Uzun yıllar Erzurumspor’u takip eden basın emekçilerinden biri olarak siz sanıyorsunuz ki hep ne yaşadıysak sahadakiler ile yaşadık. Hiç bilem öyle değil! Bir de ‘saha dışı’ diye bir şey vardı ki, en az benim için ‘saha içi’ kadar güzel ve unutulası mümkün değil! Dilerseniz, bugün Erzurmspor ile Türkiye Gazetesi adına ‘kafayı bozduğum’ o dönemlerde, saha dışında yaşadığım komik bir-iki anımı anlatmak istiyorum. Anlatacağım iki şey de, ilerisinde yazılacak bir kitapta mutlak yer alması gerekesi şeyler!
 
 
 
***
Spor muhabirliği, bir çok alanda olduğu gibi ayrı bir ihtisas isteyen iştir! Eğer bir futbol takımı ile ilgili haber yapansan, öncelikle oyun kurallarından tut da, bu dünyanın teknik ve taktik kaidelerinden de haberdar olmalısın. Futbol gündeminin hem iyi bir takipçisi olacaksın, hem de meşin yuvarlak ile az buçuk tanışıklığın olacak, analiz kabiliyetin bulunacak! Herşeyden önemli futbolun da bir ‘dil’i var ve sen eğer bu ‘mahalle’deysen bir şekilde bu dili de  bilmelisin! Belki de özellikle futbolu bu kadar okutan ve sevdiren yönlerinden biri de bu! Hem söyleneni anlayacaksın, hem de karşındakine anlayacağı o dille konuşacaksın!
 
 
 
***
Kuşkusuz ‘bizim mahalle’de futbolla ilgilisi de var ilgisizi de! Mesela 40 sene geçtiği halde futbol ile işi olmayanlardan birisi DHA’nın muhabirlerinden rahmetli Cemal abiydi! Cemal Çelebi! Polis-Adliye-Hastane haberlerinde bir numaralardan olan Cemal abi, kessen futboldan hazzetmezdi, spor haberi ile hiç işi olmazdı! Öyle ki bir Pazar günü Cemal abi, büroda maça gidecek muhabir olmadığından Büro Şefi Kadir Sabuncuoğlu tarafından Erzurumsor’un maçına gönderilmek zorunda bırakılır! Rivayet odur ki, istemeye istemeye Cemal Gürsel’in yolunu tutan Cemal Çelebi, maçı izlemeye koyulurken, Kadir şefin sıkı tembihleri doğrultusunda takım kadrolarını alır, önemli dakikaları kaydeder ve maç bittiğinde de büroya döner! Artık maçı Cemal Çelebi’nin yazması ve bu maç yazısının İstanbul’a geçmesi beklenir. Cemal abi yazıyı yazar, kadroları sıralar, hatta kafasına göre oyunculara yıldız dahi verir! Önemli dakikaları da yazmıştır, artık haberin İstanbul’a geçmesi için eksik kalmamıştır. Tabi Cemal abiye göre eksik kalmamıştır! Oysa, Kadir şef tarafından kontrolleri yapılan metinde büyük (!) bir eksik vardır! Maçın skoru yoktur!!!
 
 
 
***
Heyhat! Cemal abi, kulaktan doğma bilgiler ile normal bir maç yazısını yazmıştır ama en önemli şey olan skoru atlamıştır! Derler ki, skoru maça giden başka bir gazetenin muhabirinden telefonla öğrenen ve bu maç yazısına ekleyerek İstanbul’a fakslayan Kadir Şef, Cemal Çelebi’ye döner, aynen şöyle der: Yahu Cemal. Peki hiç merak etmedin mi o kale arkasında bir tabela var. O tabela neye yarıyor diye”.. Cemal Çelebi sus-pus’tur. DHA Erzurum Bürosunda kısa bir sessizlik vardır. Az sonra bu sessizliği Cemal Çelebi bozacaktır: Verilen cevap, en az soru kadar orjinaldir! Yav şef ben de diyordum ki acaba oradaki ne, ne işe yarıyor. Ne bileyim onun skor tabelası olduğunu. Bilseydim o da işe yarıyor, sadece maça değil, ara sıra da ona bakardım!!!
 
 
 
***
İkinci anlatacağım diğer komik bir olay da bizzatihi yanımda yaşanan olaydı! Her ne kadar taraflardan biri bugün dahi bunu inkar yoluna gitse de ben öbür dünyada da şahitlik ederim ki olay aynen aşağıda anlatacağım gibidir! Olay şu. Dedim ya. O zamanlar her gazetenin genelde Erzurumspor’ a bakan bir muhabiri vardı. Ben Türkiye Gazetesi’nin sporuna bakarken, o dönem bizim gibi Erzurum’da baskı tesisi bulunan ve Erzurum sahifesi olan Hürriyet Gazetesi’nin spor muhabirliğinden de Ahmet Kaya sorumluydu! Bugün DHA’nın G.Antep Büro şefi olan sevgili Ahmet ile basın tribününde yanyana oturmuş Erzurumspor’n bir maçını izliyoruz. Yanlış hatırlamıyorsam o gün yanımızda oturanlardan birisi de, geçtiğimiz yıllar hayatını kaybeden rahmetli Sadık Engin’di!
 
 
 
***
O dönemler ilk yarı bitimine doğru maçın takım kadroları, yıldız tablosu ve önemli anlar, bizim basın tribününde bulunan ve tamamen bize tahsisli telefonla bürolara yazdırılırdı! Ben de öyle yapardım. O sıralar cep telefonları ne arasın. Sıraya girilir, kısa sürede maçın ilk yarıları bürolara, Beden Terbiyesi İl Müdürlüğü’ne ait bu telefonla geçilirdi. Galiba ilk sıra Ahmet’teydi. Ahmet karşısındaki arkadaşına kadroları yazdırmış, yıldız tablosunu da vermiş, maçtan bazı önemli dakikaları geçiyordu. O esnada müsabakanın da ilk yarısının bitimine 1-2 dakika var..
***
Daha dün gibi hatırlıyorum. Ahmet, sanıyorum 38′nci dakikada Erzurumsporlu Abdullah’ın uzaktan şutunun direkten dönüşünü anlatacaktı. Çükü o, kaydadeğer, ‘yazılası gereken’ maçın önemli pozisyonlardan biriydi. Ahmet’in telefonun diğer ucundaki arkadaşına yazdırmak istediği cümle, biraz da ben deyim ‘seksi’, siz deyin ‘sükseli’ olsun diye aynen şöyleydi: 38′nci dakikada gelişen bir Erzurumspor atağında, topu önünde bulan Abdullah’ın kaleye gönderdiği meşin yuvarlak, direkte patladı! Normal, sıradan bir şeydi ve direkten dönen top için Ahmet, arkadaşına böyle bir cümle kurup yazdırmıştı! Cümleyi Ahmet tam bitirmiş, diğer önemli dakikayı anlatmaya hazırlanıyordu ki karşısındaki ses, büyük bir ciddiyet ve samimiyet içerisinde şu soruyu yöneltiyordu: Ya ne oldu? Topu değiştiler mi?!!
 
 
 
***
Tabiri caizse güle güle öldüğümüz, az ötedeki Vali yardımcısı ve Belediye Başkanının kahkahalarımız karşısında dönüp bize bakmak zorunda aldığı andı o an! Evet! Bu, hoş ve tatlı bir anıydı. Yıllar geçmesine rağmen halen daha unutamadığım hatıralardan biridir. Peki diyeceksiniz ki Ahmet Kaya’nın karşısında o tarihi soruyu soran, futbolun dilinden ‘bi’haber’ olan o kişi kimdi? Sıkı durun söylüyorum! Sayıl Narmanlıoğlu! Evet! O tarihi soruyu soran gazeteci arkadaşımız ‘Erzurum Flaş’ Haber Sitesi’nin sahibi emekli gazeteci arkadaşım Sayıl Narmanlıoğlu’ndan başkası değildi! Hepinize mutlu Pazarlar..

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum