Vedat Refayeli

Vedat Refayeli


Haberiniz olsun, vekiliniz uyuz oluyor! uyuz-a

10 Mayıs 2013 - 19:07

Bugünlerde özlük haklarına getirilmesi düşünülen kıyaklıklarla gündemde olan milletvekillerinin en çok kime ‘uyuz’ olduklarını biliyor musunuz? Çok cahil kalmışsınız, bilemediniz tabi! Ben söyleyeyim! TBMM’ye gelip, kendisiyle değil de başka bir milletvekili ile yemek yiyenlerdir! Hiç kimseye kızmazlar onlar, ‘kendisi ile değil de aynı partiye de mensup olsa bir başka vekil ile yemek yiyenlere’ kızdıkları kadar! Oy vermişsin, vermemişsin! Ona asla bakmazlar! Orada değillerdir daha! Ama, ahh o başkasıyla meclis lokantasında yemek yiyen yok mu? Uyuz olurlar ona, uyuz!
 
 
***
Ne yalan söyleyeyim. Çok meclise gidip gelen adam değilim. Belki 5 yılda bir defa giderim. O da emin olun, işim-mişim olduğundan değil! Ya hazır Ankara’ya gelmişken meclisi gezeyim, tanıdık mebusların bir çayını içeyim içindir, ya da birisinin zorlamasıyladır! Hem şunun şurasında belki son 20 yıl içerisinde meclise topu topu 4 veya bilemedin 5 defa, ya gitmişim, ya da gitmemişimdir. Ama Allah sizi inandırsın, her gittiğimde de mutlaka finali (!) Meclis lokantasında yapmışızdır ama o yemekler de hep ağzımdan- burnumdan gelmiştir! Neremle yemişimdir, neremle içmişimdir, bilememişimdir! Sizin anlayacağınız, bir vekil ile mutlaka ‘yemeğe oturmuşumdur’ ama diğer vekil görür ayıp olur diye de her seferinde ‘mideme oturmuştur’ o yemek!
 
 
***
Bir iki ay önce gitiiğimde de öyle olmuştu da o meclis gezisini yazarken o sıra onu atlamıştım. Biraz da Erzurum mebusları ile yakınlığımdan olsa gerek, sağolsunlar, öğlen öncesiyse nezaket gösterip, bir kere yemek davetinde bulunuyorlar. Bu gidişimde de öyle olmuştu. Ama geçmiş tecrübelerime dayanaraktan mebuslarımızın birisinin davetine icabet etmeyi ve diğerleri görüp ayıp olmasın diye de bir an önce yiyip çıkmayı planlamıştım. Hoş diğerleri ‘benim yemeğimi niye yemiyor da, filanınkini yiyor’ derdinde değil! Bir defa burada o mebuslarımızın sıkıntısını iyi analiz etmek lazım. Mebuslar, bir mebusla yemek yediğini görünce ‘Demek onu ziyarete gelmiş. Bak, benimle de merhabası var ama beni ziyaret etmemiş’ diyor ve buna acayip içerliyor. Sonra fena ‘atar’ yapıyor! Halbuki yemeği yiyen adam, yemek sonrası onu da ziyarete gidecek ama, o, orada değil! İster istemez Muharrem ‘ince’ düşünüyor!Her neyse!
 
 
 
****
Adnan Yılmaz ile telefona konuşmuşuz, TBMM binası içindeyiz ama henüz görüşememişiz. Daha doğrusu Adnan Yılmaz henüz meclis binasına teşrif etmemişler. Ne edelim, ne yapalım derken, yanımdaki Hayati Bilge ile birlikte MHP mebusu Oktay Öztürk’ün odasına geliyoruz. Ancak sekreteri olmadığını söylüyor. Biz de Oktay beyin sekreterine not bırakıyor, aynı binadaki Muhyettin Aksak’ı ziyarete gidiyoruz. Aksak bizi oturtuyor, çayla ölümüze ölümüze çalıyor. Gerçi bundan hiç de rahatsızlık duymuyoruz. Hatta iyi de geliyor! Az sonra yemek teklifinde bulunuyor. O esnada Adnan beyden hala geldiğine dair bir haber yok! Tam da yemek saati olduğu için Muhyettin beyin ısrarı üzerine yemeğe gidiyoruz. Büyük bir masada oturup, siparişi verilen yemekleri beklemeye koyuluyoruz. Ama o esnada ben ter atıyorum. Bir mebusumuz görecek, ona ayıp olacak diye! Bereket yemek yediğimiz esnada Meclis lokantasına gelen Erzurum mebusu olmuyor ve ben derin bir o çekiyorum! Oysa garibim Hayati Bilge, ‘olası olacaklar’dan habersiz, saf saf rostoyu çatallıyor!
 
 
 
***
Bakın burada tecrübe konuşuyor! İnanın geçmişte benzer iki olayı İsmail Köse-Lütfü Esengün ile Ömer Özyılmaz-Mustafa Nuri Akbulut’la da yaşadım. Biriyle yemek yerken diğeri gördü, morali bozuldu! İnanın bu sadece benim için değil, sade bir seçmen için de aynı. Kesinlikle kişiselleştirmiyorum. Bunu yaşayan çoğu kişi gayet iyi biliyor. Hele de aynı partinin yöneticileri! Bugün çoğu parti yöneticisinin milletvekili ile arasının açık olması, bu sebeptendir, siz bana inanın! Milletvekilleri, kendi partisine mensup milletvekili ile yemek yiyen tanıdığından rahatsız oluyorlar ve inanın ona rahatlıkla gönül koyuyorlar. Bana da ne bileyim rahmetli Ebubekir Akay’ın, Lütfü Esengün’ün, Aslan Polat’ın, Ömer Özyılmaz’ın bir süre gönül koydukları oldu. Oysa emin olun meclise giderken her milletvekili ile görüşmek, en azından bir çaylarını içmek istiyorsun ama zaman işte yeterli olmuyor ve mecburen bir-iki kişi ile beraber olmak zorunda kalıyorsun.
 
 
 
***
Bakın bu son gidişimde Muhyettin bey ile Meclis lokantasında yemek yerken, özellikle MHP Milletvekili Oktay Öztürk’ün bu sahneyi görmemesi için adeta dua ettim. Oysa az önce odasına kadar gittiğimiz ama olmadığı için ziyaret edemediğimiz Oktay Öztürk‘ün, beni Muhyetttin beyle yemek yerken görünce gönül koayacağına daım gibi eminim! Bilirim ki Oktay hoca da küsrse çok ‘pis’ küser! Halbuki işte dediğim gibi ‘vaziyet’ öyle değil aslında. O açıdan siz siz olun meclise giderken, yemek devaterinde dkkat edin ve yemeğe de girdiğinizde, ‘zula’da bir yerde oturun! Sizi diğer mebuslar sakın görmesin! Ya o yemeği yemeyin, ya da çayı içmeyin, ya da bunları yapacaksanız gzli kapaklı yapmaya çalışın. Haa! Bunu yaparken de yemeği yediren mebusa sakın ola çaktırmayın. Eğer diğer mebuslardan saklandığınızı da anlarsa, işte o daha kötü. Kendisine bunun bir saygısızlık olduğunu anlar, bu defa o buz gibi soğur sizden! O zaman da zaten ne İsa’ya ne Musa’ya yaramamış olursunuz ki, o iş de hiç iş değil!
 
 
 
***
Yav aslında ben bu milletvekili maaşları ve özlük hakları ile ilgili yazacaktım, bakın konuya nerden başladım nerden bittirdim. Neyse, en azından gündemin çok uzağında olmayan bir konudan bahsettik, ağırttıksa başınızı, kel alaka bir konudan ağırtmadık.
 
 
 
NOT: Dün Ahmet Hakan da Hürriyet’te yazmıştı. Ben de Milletvekillerinin maaşlarına asla takılmadım, takılanlardan da olmadım. Bence de maaşları çok olsun ki gözleri bir yerde kalmasın. Ama, ömür boyu sağlanacak olan iltimasa da HAYIR diyorum. ‘Millet yarın öbür gün bunu da unutur’ diyen Bülent Arınç’ın aksine, böyle bir iltiması bu millet ‘unutmaz’ diye düşünüyorum. Hele de vekili geçtim, aile fertlerinin bir takım iltimaslara kavuşmasını bu millet (herhalde!) hazmetmez Son bir şey daha deyip, yazıyı noktalayacağım. Dün Face’de rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun güzel bir lafı vardı, birileri paylaşmıştı. Çok güzeldi ve galiba şöyle bir şeydi: Ben devlet malını yetim malı bilirim! Haydi by!


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum