Muhammet İSPİRLİ

Muhammet İSPİRLİ

[email protected]

DENETİMDEN YOKSUN ŞEHİR...

25 Şubat 2015 - 18:29

Kelimenin tam anlamıyla, “denetimden yoksun şehir”...

Her yönüyle...

Siyasi

Bürokrasi

Esnaf

Tüccar

Sanayii diyemeyeceğim, ciddi üretim zaten yok

Hizmet Sektörü revaçta; Bu da,  Biz bu milletin hizmetkârlarıyız...”söz sahiplerinin atadıkları siyasi ve bürokratlardan ya haberleri yok ya da biz adam gibi aksaklıkları aktaramıyoruz...

 

Bazı lokanta, pastahane ve benzeri gıda imalathanelerinin mutfakları pislik içerisinde, iğrenç...

Bir başka iğrençlik,  toplumun müşterek kullandığı iş hanlarının, kahvehane, lokanta, pastahane ve camilerin tuvaletlerinde...

Eskiden sakallı dedeler hiç olmazsa kızıp uyarır,  gençliği bir şekilde temizliğe, temiz kullanıma, adap ve edebe yönlendirirlerdi.. İriyarı, davudi sesli, herif gibi sakallı dedelerimiz artık yok.

Bu şehirde Erzurumlu da pek kalmadı ya...

Müslümanız, dadaşız, kralız, şöyleyiz böyleyiz, bizi kaşımayın! gibi hamaset ifadeler de sadece sosyal medyada fink atıyor...

Arkadaş Müslüman isen temiz olacaksın! Dadaş isen temiz ve dürüst olacaksın! Kral isen aleme karşı yine temiz, dürüst olacaksın, gerekirse gördüğünü uyaracaksın!

Lokman hekime sormuşlar ya; “Nasıl böyle edepli oldun!” a verdiği cevap gibi “Edepsizlerin yaptığını yapmayarak!” cevabıyla yaşayacaksın!

 

Edep bir taç imiş nur-ü hüdâdan, O’nu koy başına kurtul beladan!” şiarıyla hareket etmeliyiz; Önce kendi nefsimizde, sonra sosyal hayatta müşterek kullandığımız mekânlarda, akrabalarımızla, hemşehrlilerimizle, yabancılarla, kadın-erkek tüm insanlarla sosyal ilişkilerimizde, alış-verişimizde, bize hizmet edecek şehr-i eminleri seçmemizde, vekillerimize vekaleti verirken...

 

Türkiye’de siyasi olgunun geldiği nokta itibariyle gerçi bu son iki sıfatta pek tercih seçeneğimiz yok ama, yine de bu denetimin bizde olduğunu, asıl olanın bizler olduğunu belletmeliyiz bu dayatmacı seçim sistemini uygulayıp koruyanlara...

 

Yukarıda temizlik üzerine bir iki örnek verdim. Bunların ilk denetimi bizlerde, resmi sorumluluğu ise yine bizim denetimimizle görev tevdi ettiğimiz şehrin belediyelerinde...

Görevlerini yapıyorlar mı? Tek kelimeyle hayır. Şimdi sorsan, neyi nasıl yapacağını da bilmez ya...

Ha bire hizmet ettikleri iddiasıyla pr yapıp duruyorlar...

 

Bir başka örnek.

Şehirde farelerin cirit attığı mahalle bakkalları şükür tükendi, yerlerine modern görünümlü rengârenkli raflarla dolu marketler aldı.

Raflar öylesine dolu ki, bir markette tonlarca yumurta kolisi görebilirsiniz.   Yumurtanın raf ömür süresi ne kadar? Hangimiz biliyoruz?

Tık cevap yok...

Tavuk, kıçında kullanım tarihini damgalayıp çıkartmış gibi, sadece yumurtanın kendi üzerine, ya da üçkağıtçı insafsız tüccarın damgaladığı koli üzerindeki S.K tarihine bakıp tercih ediyoruz...

Evde yumurtayı kırdığımızda ise, eğer sağlığımıza biraz dikkat ediyorsak söylenip duruyoruz...

 

Ey belediye başkanları, tez elden şu yumurta üreticilerinin ana depolarına habersiz bir baskın yapın da halkın sağlığına biraz destek olun!

Eski hapishaneden kalma yumurtayla karşılaşanlar var...

 

Tabii bu denetimsizlik sadece temizlik ve kalite kontrolüyle ilgili değil, fiyatlarla da alakalı bir durum...

Bugün aldığınız ekmeği, ertesi gün aynı yerde aynı fiyata alamıyorsunuz...

Ya da bir sokağın yan yana ya da karşılıklı iki fırını veya marketinde ekmek fiyatları farklı farklı...

Gramajları hak getire...

Cevap, serbest piyasa ekonomisi mi?

 

Ne diyeyim; Siz devam edin bakalım!

Şurada Haziran’a bişi kalmadı...

 

Sevgili kalem erbabı dostum Ahmet Berhan Yılmaz Hoca’nın ifade ettiği gibi;

Ey İktidar, Ey Muhalefet, Ve her iki tarafın yanlışlarını da, doğrularını da düşünmeden, anlamadan, ne olduğunu dahi bilmeden İlahi emirmiş gibi onaylayan, destekleyen aklı evveller.

Sizler kendinize biat etmeyenlere karşı açtığınız savaş sebebiyle vatanı, milleti, ahireti hiçe sayıp, hırsınızdan öfkelenip, bağırıp, çağırıp, memlekette huzur bırakmazken hiç bir partiye, cemaate, lidere, hocaya kısaca Allah'tan başka hiç bir güce bağlı olmayan, Allah'tan başka hiç bir güce tapınmayan, sizin bağlılığınız manasında biat etmeyen, vatanını, milletini, şehrini, insanını seven, ülkesinin refahı çalışan ve ailesine helal rızk götürmek için çalışan, çabalayan Allah'tan başkasından hiç bir beklentisi olmadığı için de kullara kul olmayan bu güzel vatanda huzur içinde yaşamak isteyen bizleri çok ama çok rahatsız ediyorsunuz.

Yettiniz artık, biraz huzur verin. Huzur.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum