Kadir Sabuncuoğlu

Kadir Sabuncuoğlu


Balkan Dağcıları ile Sırbistan'ı keşfe çıktık

03 Haziran 2016 - 17:24

TÜRKİYE Dağcılık Federasyonunun (TDF) 18 yıllık Başkanı Alaattin Karaca, Balkan ülkeleri Dağcılık Federasyon Birliğinin (BMU) Sırbistan'da düzenlediği toplantıya TDF'nin Basın Kurulu üyesi olarak katılmamı istedi. Tam da yıllık izin aldığım döneme denk gelen bu teklif üzerine Başkan Karaca ile birlikte İstanbul Atatürk Havalimanından THY'nin seferi ile başkent Belgrad'a uçtuk. Yaklaşık 1,5 saatlik uçuştan sonra Belgrad Havalimanına indik.
         Terminalden çıkışta, nar çiçeği renginde olan ve batmaya hazırlanan güneş bizi karşıladı. Kocaman bir tabak görünümündeki güneşi arkamıza aldık ve taksi ile 107 kilometre ötedeki Vrsac'a doğru yola çıktık. Avusturya, Slovakya, Macaristan'dan tanışıklığımız bulunan Tuna Nehri ile 'eski bir dost' gibi yeniden 'selamlaştık.'
         Geniş bir ovada yola paralel bahçeli evlerin arasından geçerken sürücü otomobilin hızını 40 kilometreye kadar düşürüyordu. Bizde olduğu gibi karayolunda volta atanlar hiç yoktu. Ortalıkta ne trafik polisi var ne de hız kesici. Buna rağmen 'hız yapan sürücüye rastlamadık' dersek yalan söylememiş oluruz. Yaklaşık 1 saat 20 dakika sonra tatil beldesi Vrsac'ın düzgün caddelerinden geçerek otele vardık.

 
KARACA, DAĞCILARI KAÇKAR'A DAVET ETTİ
         Sabah erken saatlerde uyanınca merakla pencereden Vrsac'a baktım. Tarihi yapılar, asırlık ev ve işyerleri, sevimli ve de yeşil bir kent görünümündeydi.
         Otelin toplantı salonu ise Balkan ülkelerinden gelen Dağcılık Federasyonu Başkan ve üyeleriyle dolmuştu. Masalara ülkelerin küçük bayrakları ve katılımcı sayısına göre sandalye ayrılmıştı. Önce Sırbistan'ın doğal güzelliklerini ön plana çıkaran, dağcılık faaliyetlerinin de bulunduğu videoyu izledik. Ardından TDF Başkan Karaca, ilk sözü aldı ve Avrupa ülkelerinden gelen yönetici ve dağcıları, turizmi canlandırmak adına Türkiye'ye davet etti. Zafer Haftası nedeniyle 30 Ağustos'ta Kaçkar Dağına geleneksel tırmanış düzenlediklerini ifade eden Karaca, sporcu sayısı sınırlaması yapmadan tüm ülkelerin dağcılarını beklediklerini bildirdi. Ağrı, Erciyes, Demirkazık'ta konuk ettiği dağcılar Karaca'nın Kaçkar davetini ilgiyle karşıladı.
         Toplantılarda Balkan ülkeleri Dağcılık Federasyonu ülkelerinin karşılaştığı sorunlar ele alındı. Etaplar halinde devam eden toplantılar yine Başkan Karaca'nın ikram ettiği Türk lokumu ile son buldu.
 


YUNANLI TEYO'NUN İLGİNÇ UYARISI
         İlk gün öğle yemeğinde bir ilginçlik yaşadık. Çok iyi Türkçe konuşan Yunanistan'dan Teyo, Başkan Karaca'ya her fırsatta yakınlık gösteriyordu. Ne yiyeceğimizi aramızda kararlaştırmaya çalışırken Yunanlı Teyo'dan uyarı geldi:
         - Şunlarda domuz eti var dikkat edin.
         Palandöken'de geçen kışın kayak yaptığını anlatan Teyo, daha sonraki yemeklerde domuz eti uyarılarını sürdürdü.
         İkindi saatlerinde ise yeşillikler arasındaki Vrsac Kalesine tırmanış yapmak için otobüsle yola çıktık. Binlerce dönümlük üzüm bağları arasından geçerek kaleye doğru yol alırken ormanlık alanda otobüslerden indik. Orta yaşlı dağcılar arasında deniz seviyesinden 600 metre yükseklikteki Vrsac Kalesine tırmanmaya başladık. O yörenin en önemli yükseltisi olan Vrsac'ın rampasına tırmanırken bir haftadır damarlarımda konuk olan stenti de deneme fırsatı buldum. Erzurum'dan gitmenin avantajı olacak ki, şükür yorulmadan Kaleye tırmandık. Bir tarafta 40 bin nüfuslu Vrsac, diğer tarafta üzüm bağları, şarapçılığın önemine ait ipuçları veriyor.
 

DUT VE VİŞNEYİ DALINDAN YEDİK
         Zorunlu tırmanışın ardından otobüs yolcuları olarak iki gruba ayrıldık. Yürüyüş yapmak isteyenler 10 kilometrelik ormanlık içindeki parkura girdiler. İkinci grup olarak bizler ise kuş sesleri arasında ormanda dinlenmeye çekildik.
         Bir süre sonra eski Erzurum- Artvin karayolu gibi dar bir yoldan giderek tarihi manastırda yürüyüş yapan dağcılarla buluştuk. Biz geyik tabelası gördük ama yürüyüşe katılan Başkan Karaca ormanda 'geyik sesi' duyduğu söyledi. Otobüsün önünden geçen abartılı olmasın tavuk büyüklüğündeki keklikler, çiftlikler, konaklar, çiçekler hepimizi adeta büyüledi. Manastıra doğru giderken, dut ve vişne ağaçları altında verilen molalarla ağzımızı tatlandırdık.
         O kadar dolaştık ama çevreye atılmış tek çöpe rastlamadık. İnanır mısınız, ne bağıran, ne de tartışan birini gördük.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum