Şima Bülbül

Şima Bülbül

[email protected]

KADINLAR GÜNÜNDE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KADINLARA VERİLEN ÖNEM

08 Mart 2021 - 11:42 - Güncelleme: 26 Mart 2021 - 12:51

Geçmişten günümüze değişen mekân, din, gelenek ve görenek, yaşam şekli, felsefi düşünce çerçevesinde kadına verilen önem değişiklik göstermiş, yıllarca değer verilen kadının yanında ezilen, sömürülen şiddet gören bir kadın figürü hep olagelmiştir. 
İlk Türk tarihine baktığımızda ortaçağda kadına verilen en ulvi değeri görmekteyiz. İskitlerde amazon kadın figürü bizim aslımıza dönebilmemiz için en güçlü örneği teşkil eder. At üzerinde özgür ve güçlü kadın, süslenmesini de bilmiş, İskitleri bozkırın kuyumcusu haline getirmiştir.
 Türklerin ilk destanlarından biri olan Yaratılış Destanı’nın da Yaratan’a dahi ilham veren “Ak Ana” karakteri kadının üretkenliğine vurgu yapar. Bu düşünce tüm Türklerde kadına verilen önemi artıran ve onu her şeyin üzerine çıkaran bir değeri de beraberinde getirmiştir. Kadının yüceliği Altay Dağları'nın en yüksek tepesine “Kadınbaşı” isminin verilmesi;  Bilge Kağan’ın kitabesinde  “Sizler Anam Katun, Büyük Annelerim, Hala ve Teyzelerim, Prenseslerim..” hitabıyla cümlesine başlaması ve “Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun’u yükseltti” ifadesi; yabancı devletlerin elçilerinin kabulünde hatunun da hakanla birlikte olması; siyasi ve idari konularda dahi görüşlerini beyan edebilmesi; Tören ve şölenlerde kadının, hakanın solunda oturması bu değeri gösteren en güzel uygulamalardır. Kadın, erkeğinin her zaman yanında olmuş ve onunla eşit gösterilmiş, erkeğin güç ve ilham kaynağı olduğuna vurgu yapılmıştır. Büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile yapılan ilk barış antlaşması olan kuzey şansi anlaşmasını Mete Han'ın Katununun imzalaması kadına verilen değerin en güçlü delilidir.
O dönemde diğer milletlerde ezilen, köleleştirilen kadına en güzel değeri İslam dini getirmiş, Kuranı kerimde bu değer birçok ayetle bizlere bildirilmiştir. Rum suresi 30/21’de ALLAH (C.C) “Kendileri ile dostluk ve yakınlık kurmanız için kendi cinsinizden eşler (hanımlar) yarattı. Aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi O’nun varlığının delillerindendir ” ayetiyle bizlere sevgi ve merhameti emretmesi bunun en güzel örneklerindendir. 
İslamiyet’in kabulünden sonra Türklerde kadının önemi, önceki dönemlerle benzer doğrultuda ilerlemiştir. Peygamberimizin kadınlara hoşgörülü davranmasını kendine örnek almaya başlayan Türk hükümdarlar, kadına olan saygısını daha da arttırmıştır. Hazreti Peygamberin “Cennet annelerin ayakları altındadır” sözü, kadına ne kadar önem verildiğini göstermektedir. Nitekim Dede Korkut Kitabı’nda, Selcen Hatun isimli kadın kahramanı, at süren, kılıç ve ok marifetiyle savaşan bir karakter olarak betimlenmiştir. Bu döneme ait Ebul Gazi Bahadır Han, Secere-i Terakime'de, Oğuz ilinde, yedi kızın uzun yıllar beylik yaptığını anlatmaktadır. Tarihte devlet başkanlığı yapan ilk kadınlar Türklerden çıkmıştır. Buna Kutluk Türk Devleti’nde Türkan Hatun’un, Delhi Türk Devleti’nde Raziye Sultan’ın devlet başkanlığı yapması örnek verilebilir. Tuğrul Bey’in karısı Altuncan Hatunun bu dönemde yaptığı kahramanlıkların yazılması gerekir. Tuğrul Bey, isyan eden kardeşinin peşinden Hamedan’a giderken, karısı Altuncan Hatun’a da vezirleri ile birlikte Bağdat’a gitmesini emretmiştir. Altuncan Hatun’unun da desteği ile Tuğrul Bey, kardeşi İbrahim Yınal’ı mağlup etmiştir. Altuncan Hatun, böyle tehlikeli bir dönemde yapmış olduğu hareketler sonucunda Selçuklu Devleti’nin ömrünü uzatmıştır.
Türkler Anadolu’da yayılmaya başladıkça devlet sisteminde bazı değişiklikler meydana gelmiştir. İkta sisteminin orta çıkması ile toprak sistemi bozulmaya başlamış, devletin otoritesi zayıfladıkça kadınlar geri plana düşmüştür. Tarım toplumu kimliğiyle kadın savaşçı kimliğinden daha evcil bir kimliğe geçmiştir.
Osmanlı devletinde bir döneme damga vuran kadınlar saltanatı haseki  sultanların veya valide sultanların  veya hanım sultanların (hatta Mihrimah Sultan ve Fatma Sultan örneklerinde görüldüğü gibi, bir padişah kızının veya Kösem ve Safiye Sultan örneklerindeki gibi Büyük Valide Sultanların) devlet yönetimine müdahale ettikleri, zaman zaman bizzat devleti yönettikleri dönemlerde yaşanmıştır. Bu dönemde erkekler daha özgür kadınlar daha özel hale getirilmiştir. Bu da kısıtlamaları beraberinde getirmiştir. Sadece saray ve çevresindeki kadınlar özel eğitim görebiliyorlardı bu sayede iş kadınları ortaya çıkmıştır. Büyük şehirlerde ise kadın sadece ev hanımı olarak görülmüştür. Yine de kadın 93 harbi, 1. Dünya savaşı ve kurtuluş savaşında kendini kanıtlamış Çete Emir Ayşe, Şerife Bacı, Tayyar Rahime, Gördesli Makbule, Yirik Fatma, Nene Hatun,  Kara Fatma gibi nice canlar vatana kendilerini kurban etmişlerdir.
Atatürk’ün Türk kadınına önemini hatırlatan iki sözüyle yazımı bitirmek istiyorum. “Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.”
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum